İzleyiciler

25 Eylül 2012 Salı

Neset Ertas`i kaybettik



Neset Ertas`i kaybettik, basimiz sagolsun...


ilimsizlik bilgisizlik yuzunden
cehalet hortlayip cikar mi cikar...
sevgisizlik saygisizlik yuzunden
insan insandan bikar mi bikar...
Neset Ertas

24 Eylül 2012 Pazartesi

ekrem?




maviler...


severim maviyi hatta cok severim...hal boyle olunca sizlerle nette buldugum mavileri paylasayim dedim...



boyle bir manzaraya karsi...


boyle kuslarin civiltilariyla...


boyle bir evde gune baslamak...


boyle kuslarin getirdigi ...


boyle bir cocuktan haberlerle...


bu da bugunun suprizi olsun bari...

21 Eylül 2012 Cuma

okunacak kitaplarim...



gecenlerde yakin kitabevinin ahmet umit kitaplarinda %25 indirim yapmasi ve son gununde tesdufen yakalamam sonucunda aldigim 5 kitabi...
aykut ogut`un aynali kitabi...
haruki murakaminin imkasinizin sarkisi...
iste benim okunacak kitap listem...
su an okudugum kitap biter bitmez baslayacagim bunlardan birine ama hangisini once okuyacam kavgasi hukum suruyor kafamda simdiden...seviyorum sizi hepinizin yeri ayri:)))cocuklarim gibi sanki:)))
birde canim arkadasimin hediyeleri istanbul kitap ayraclarim ve yakin kitabevinin hediyesi ayraclarimi da unutmayim sizinle tanistirmayi:)))

NAZIM...






Ellerine dokunmak isterim,dokunamam arkasindan camin
Ben bir saskin seyircisiyim gulum,alacakaranligimda oynadigim dramin...
Nazim Hikmet Ran...

20 Eylül 2012 Perşembe

Kursat Zaman-Atlar...



atlar...ah o guzel atlar...asil yaratiklar...Kursat Zaman`in resimleriyle hayat bulan atlar...bu guzel resmini yayinlamama izin verdigin icin tekrar tesekkur ederim...


o iyi insanlar,
o guzel atlara
binip cekip gittiler,
demirin tuncuna,
insanin picine kaldik...

Yasar Kemal

bu resmi gordugumde aklima gelen ilksey bu olmustu...

18 Eylül 2012 Salı

12 Eylül 2012 Çarşamba

11 Eylül 2012 Salı

monolog...







bazi zamanlar vardir insan kendiyle basbasa kaldiginda sanki biri varmis gibi icinden onunla konusur...
konusur, konusur, konusur...iste oyle zamanlari yasiyorum bu ara sik sik...ve hatta karsimda biri varkende ben hala kendimle konusuyorum...bazen karsimdaki birsey diyor onun cevabini verene kadar ben kendime bir paragraf konusuyorum...mutemadiyen konusuyorum...hatta uykumda bile konusuyorum galiba...o da nerden cikti demeyin...sabah kaldigim yerden konusmaya devam ederken yakaliyorum kendimi...aksam ki konudan farkli, ucu bucagi, basi sonu belli olmayan yerden yakaliyorum. iste o zaman uykumda konustugumu anliyorum...sanirsam kafayi siyirma durumlari var su siralar...ama endiselenmiyorum...alistim artik kendimin bu haline...zira ne ilk bu durum ne de son bunu da bildigimden gayet rahatim...monologlar surekli devam ediyor...bazen karsimdaki kisiyle (icimden)konusuyorum...cok komik oluyor...hakkaten sanki bana cevap veriyor gibi oluyor...neyse oyle birseyler iste...sanirim sonbaharin etkisi...bu yaz tatil yapamamamin bedenime,ruhuma zarari tabi ki olacakti...boyle olsun bari sorun degil:)))

cingene resmi ne alaka demeyin hosuma gitti koydum blok benim degil mi size neeee:))))))))))

pammik pirenses`in masali:))))


kitap ayraci...hediye:)))




cok sevdigim bir ablamin dogum gunu vardi agustosta.ona ne hediye alsam diye dusunurken laf arasinda kanaviceyi cok sevdigini ogrenmistim...kitap okumayi da cok sevdigini biliyordum...bu ikisini birlestiren asagida isleme macerami verdigim eyfel kulesi kitap ayracini aldim ve isledim...gerci hala veremedim hediyesini ama hazir paketli olarak cantamda duruyor...ilk firsatta verilmek uzere...





macera boyle basladi...


aksamlari guzel terapi oldu...


hele ki eyfell belirmeye basladi bende heyecan tavan yapti...


bitince cok hosuma gitti...tabii ben cok bilmislik yapip saymadan basladigim icin biraz buyuk oldu ama neysee:)))


bittikten sonra uzun sure kullanilsin,bozulup kirlenmesin diye pvc yaptirdim...kucucuk bir hatira iste:)))


bu arada kanavice maceralarim kisin devam edecek...cok guzel bir tablo buldum...anneme yazlik icin onu isleyecem kisin...bitince(aylar sonra tabii...)paylasirim sizinle:)))))

10 Eylül 2012 Pazartesi

Bab-i Esrar-Ahmet Umit



bu kitabi da bitirdim.ahmet umit okuru olaraktan begendigimi soyleyebilirim...gunumuzden yuzyillar oncesine gidip gelmelerle sems ile mevlanayi,aski,semsin oldurulmesini,bu arada kitabin kahramanin butun bunlarla iliskisini anlatmis...surukleyici bir kitap...




6 Eylül 2012 Perşembe

Muazzez İlmiye ÇIĞ'dan Başbakana Mektup...

okuyunca ne diyeceksin acaba cok merak ettim...(facebook`tan alintidir...)uzun ama okunmasi gereken bir mektuptur...

Muazzez İlmiye ÇIĞ'dan Başbakana Mektup


Başbakan Recep Tayip Erdoğan Hazretlerine,

İkide bir "Demir ağlarla kim örmüş, hep biz ördük" deyip duruyorsunuz..

Atatürk zamanında yapılanları sıfıra indiriyorsunuz. Eğer biraz tarih bilseniz, bunu söylemeye utanırdınız, yüzünüz kızarırdı.

O günkü örülen demir ağlar yalnız tren yolları değildi: güçlü eğitim, güçlü ekonomi, güçlü demokrasi , güçlü laiklik temelleri atılmasaydı, ne siz bu gün o mevkie gelebilirdiniz, ne de gösteriş olarak başlarını örttürdüğünüz, yüzleri gözleri boyalı eşlerinizi gavur ülkelerine götürüp, gavurların ellerini sıktırabilirdiniz.
Özendiğiniz Müslüman ülkeleri arasında hangisi bizim ülke gibi? 
Kendi kıyafetinizi bile o demir ağlara borçlusunuz.
Hazinesinde borçtan başka bir şey olmayan Osmanlı devleti yıkıntısı üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti, toprağından bir damlasını satmadan, kimselerden borç almadan, bir taraftan Osmanlının, diğer tarafta yenilmediğimiz halde yenilmiş sayıldığımız birinci Cihan savaşı borçlarını öderken, yapılan işler yanında sizinkiler çocuk oyuncağı kalır.

Okuma yazma, hatta sabun kullanma bilmeyen, verem, sıtma, zührevi hastalıklar, trahom gibi bulaşıcı hastalıklardan kahrolan zavallı fakir bir halk. Devletin geliri bu halkın verdiği vergilerdi. İşte o vergilerle o alay ettiğiniz demir ağlar yapıldı.
kısa zamanda elin parmakları sayımında doktorların özverileriyle hastalıkların önü alınmaya çalışılırken neler yapıldı neler!.
Koskoca ülkede bir çimento fabrikası yoktu. O yüzden evler kerpiç denilen çamurla yapılıyordu. Şeker fabrikamız yoktu. Rusya’dan gelen şekerleri bugün gibi hatırlıyorum. Evet şeker fabrikaları, çimento fabrikalar, kâğıt, silah, uçak fabrikası, kumaş fabrikaları kuruldu. Hem de ülkenin batısından doğusuna kadar dağıtıldı bu fabrikalar.

Avrupa’dan bize, yenilemekte oldukları fabrikaların eskilerin ucuz fiatla satmak istediler. Eskiyi almak yine geri kalmışlıktır, diye alınmadı. Batıda “Atatürk Fabrikaları” diye adlandırılan o fabrikalar tiyatro, spor müzik, salonları ile bir kültür merkezi, çalışanlara her türlü rahatı sağlayan bir sosyal kurumdu. Ama bu fabrikalarda çalışacak biraz olsun işten anlayan işçimiz, teknisyenimiz, mühendisimiz yok gibiydi. Bunlardan bir kısmı burada bizim insanımızı eğitmek için dışarıdan getirtildi bir kısmı da Rusya’ya eğitilmek üzere gönderildi. İnsanımız o kadar yetenekli idi ki, kısa zamanda gerekli olanları öğrendi ve işleri ele aldı.
O yüzden Atatürk, ”Türk çalışkandır, zekidir” demiştir. Siz ise başa geçer geçmez alın teri ve büyük bir özveri ile yapılmış o güzel tesisleri satıp satıp yediniz yedirdiniz.

Ülkenin doğusu ve batısı düşman eliyle yanmış yıkılmıştı. bir taraftan onlar onarılıyor, hastaneler okullar yapılıyor, diğer taraftan Ankara bir başkent olacak şekilde yapılandırılıyordu.
Hemen hemen hiç kara yolu yoktu. Onun için Atatürk, Osmanlı devleti zamanında “ne olurdu her vilayet senede bir kilometre yol yapsaydı, 500 yılda beşer yüz kilometre ile şehirler birbirine bağlanacaktı”, demişti.

Olan demir yolları da yabancıların elinde idi.
Yalnız o mu daha bir çok kurum yabancılara aitti. Bütün onlar ellerinden alınarak ülkenin malı yapıldı. Onların üzerine 3000 kilometrelik tren yolu yapıldı ki, o zaman şimdiki gibi dağları bir anda oyacak makineler yoktu. Tüneller kazma ile kazıldı. Elde onları planlayacak hesaplayacak mühendisler yoktu. Hatta trenlerde çalışan makinist gibi memurlar bile hep Rum, Ermeni olduğundan bu konuda çalışacak insanımız da yoktu.
Onun için böyle kimseleri yetiştirmek üzere okul açıldı. Tren rayları yapmak için fabrika kuruldu. Şimdiki gibi ne gerekse dünyanın her yerinden getirilmedi Kilometrelerce kara yolu köprüler yapıldı.
Demir ağın bir ayağı olan “çağdaş eğitim” ne kadar önemliydi. Batı araştırmalarda icatlarda almış yürümüştü. Ama biz de ne doğru dürüst ilk okul, lise ve ne de araştırmalar yapacak üniversite vardı. O yüzden Osmanlı devleti geri kalmış ve yıkılmıştı. Okullar açılsa eğitecek kimse yoktu. O yoklukta bir çok alanda eğitim almak üzere Batıya başarılı pek çok gencimiz gönderildi.

Onlar daha yetişmeden Hitler’in Yahudi oldukları için işlerinden attığı çok değerli bilim insanlarının bize sığınmak istemeleriyle onlara açılan kapılarımız sonucu büyük bir eğitim atılımı başladı.
İstanbul’da Darülfünun denilen okul tam bir üniversite oldu.Hukuk, siyasal Bilgiler, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi fakültelerle Ankara Üniversitesinin temeli atıldı. Gelenlere istedikleri kitaplıklar, laboratuarlar sağlandı. Onların derslerini Türkçeye çevirecek çevirmenler bulundu. Bunların hepsi para ile oluyordu.

O paralar, o fakir halkın vergileriyle sağlanıyor, kimseye para yedirilmiyor, rahmetli Başbakan İnönü “ kimseye bir kuruş yedirmem” diye bar bar bağırıyor, yedirmiyordu. Böylece güçlü bir eğitim temeli atıldı. O yüzden Başbakan hazretleri! istediğiniz dalda uzmanları elinizin altında bulundurabiliyorsunuz.

Bundan sonra İmam Hatiplerde yetiştireceğiniz dindar ve kindar o zavallı gençleriniz, Allah’a dua ederek, yalvararak size yardımcı olurlar. Böylece elinize aldığınız bu güzel ülkeyi kendinizle toprağa gömerek tarihe kara harflerle geçersiniz.
Muazzez İlmiye Çığ
25.8.2012

3 Eylül 2012 Pazartesi

kitap cekilisi...



kitap kurdu bojukten kitap hediyesi cekilisi...buyurun burdan alalim sizi:))))

http://bojukandperik.blogspot.com/2012/09/eylul-ay-cekilisimiz-baslamstr.html

sonsuza uzanan kopru...



bu kitabi bitireli 2 haftayi gecti ama yazamadim.yazarin `marti` kitabini okuyanlar hayal kirikligina ugrayabilir...ben begenmedim ne bilim belki siz begenirsiniz ama bos kalmissaniz ve bundan baska okuyacak kitap bulamadiysaniz...amannn ne de kotuledim bunu yaaa...ama pisman oldum sirf basladim bitsin diye okudugum bir kitapti soyleyim...